PARİON 2007 KAZILARI
Atatürk Üniversitesi Fen - Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Cevat Başaran başkanlığında 3 Ağustos 2007’de başlayan Parion arkeolojik kazı çalışmalarına, kazı başkan yardımcısı olarak Yrd. Doç. Dr. Vedat Keleş, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden 2 araştırma görevlisi 1 yüksek lisans öğrencisi 1 İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Restorasyon – Konservasyon Bölümü öğrencisi katılıyor. Çalışmalarda Kültür ve Turizm Bakanlığı temsilcisi olarak Atilla Can görev yapıyor. 2005 yılından itibaren Atatürk Üniversitesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı adına gerçekleştirilen kazılara ait bu yıl ki çalışmalar, antik kentin 4 ayrı bölgesinde yürütülüyor.
Geçen yıl kazılmaya başlanılan kentin akropol yamacına kurulu tiyatrosu, bu yılda kazılıyor. Buradaki çalışmalarda ele geçen bir gümüş Bizans – Katalan sikkesi, kentin geçmişine de tarihsel açıdan ışık tutuyor. M.S. yaklaşık 1390 – 1395’lere tarihlenen bu sikke yardımıyla, antik Roma tiyatrosunun bu dönemlere kadar ayakta ve sağlam olduğu, ancak bu dönemde Osmanlı’nın Boğazlar’a ve İstanbul’a yönelttiği akınlardan çekinen Bizans’ın tek çare olarak antik tiyatroyu tahrip ettiği ve elde edilen hazır malzemelerle kenti savunmaya yönelik surları oluşturduğu, akropolün hazır mimarı parçaları ve sütun tamburlarıyla kıyı surlarını güçlendirdiği anlaşılıyor.
2. çalışma bölgesini tiyatronun karşısında yer alan ve henüz kimliği tam olarak bilinmeyen yapı oluşturuyor. Günümüze kadar gelen yapı kalıntılarından anlaşıldığına göre olasılıkla Roma Villa/ Evi olabilecek bu kalıntılarda, alt bölümü mermer kaplamalı renkli sıvalı duvarları ile zemini mermer kaplanmış ve altından atık su kanalı geçen bir mekan ortaya çıkartılmıştır.
Bu yıl ki 3. çalışma bölgesini kentin kuzeyindeki yamaçta yer alan, olasılıkla çömlekçi atölye ve fırınlarının atıklarının döküldüğü çömlekçi çöplüğü oluşturmaktadır.
Son çalışma bölgesi ise, 2005 yılında çok zengin buluntular veren ve antik Parion’un güney nekropolünü oluşturan alandır. Buradaki çalışmalarda çok değişik gömü gelenekleri ve mezar tipleri ile karşılaşılmaktadır. Kremasyon ( yakarak gömme) ve inhumasyon ( ceset gömme)’nin birlikte uygulandığı ve M.Ö. 4. yüzyıldan Bizans’a kadar uzanan süreçte 15’e yakın farklı mezar tipinin oluşturulduğu gözleniyor. Bunlar arasında “taş sandık mezarlar” en zengin buluntu veren mezarlardır. Mezarlarda ele geçen ölü hediyeleri arasında göz yaşı şişeleri, içki kapları ve takılar bulunmaktadır.
Parion’da kamulaştırma ile ilgili sorunlar devam ediyor: Parion’da 1. derece arkeolojik sit alanı içerisinde kalan tiyatronun özel mülkiyet olması gibi, kentin nekropolü de Kemer Köyü tüzel kişiliğine ait. Bu yüzden Parion’da arkeolojik kazıların geleceği açısından kamulaştırma büyük önem taşıyor.
Bu dönem çalışmalarının 29 Ağustos 2007’ye kadar sürdürülmesi düşünülen Parion kazılarında yeni ve değerli bulguların ortaya çıkması bekleniyor.
Atatürk Üniversitesi Fen - Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Cevat Başaran başkanlığında 3 Ağustos 2007’de başlayan Parion arkeolojik kazı çalışmalarına, kazı başkan yardımcısı olarak Yrd. Doç. Dr. Vedat Keleş, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden 2 araştırma görevlisi 1 yüksek lisans öğrencisi 1 İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Restorasyon – Konservasyon Bölümü öğrencisi katılıyor. Çalışmalarda Kültür ve Turizm Bakanlığı temsilcisi olarak Atilla Can görev yapıyor. 2005 yılından itibaren Atatürk Üniversitesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı adına gerçekleştirilen kazılara ait bu yıl ki çalışmalar, antik kentin 4 ayrı bölgesinde yürütülüyor.
Geçen yıl kazılmaya başlanılan kentin akropol yamacına kurulu tiyatrosu, bu yılda kazılıyor. Buradaki çalışmalarda ele geçen bir gümüş Bizans – Katalan sikkesi, kentin geçmişine de tarihsel açıdan ışık tutuyor. M.S. yaklaşık 1390 – 1395’lere tarihlenen bu sikke yardımıyla, antik Roma tiyatrosunun bu dönemlere kadar ayakta ve sağlam olduğu, ancak bu dönemde Osmanlı’nın Boğazlar’a ve İstanbul’a yönelttiği akınlardan çekinen Bizans’ın tek çare olarak antik tiyatroyu tahrip ettiği ve elde edilen hazır malzemelerle kenti savunmaya yönelik surları oluşturduğu, akropolün hazır mimarı parçaları ve sütun tamburlarıyla kıyı surlarını güçlendirdiği anlaşılıyor.
2. çalışma bölgesini tiyatronun karşısında yer alan ve henüz kimliği tam olarak bilinmeyen yapı oluşturuyor. Günümüze kadar gelen yapı kalıntılarından anlaşıldığına göre olasılıkla Roma Villa/ Evi olabilecek bu kalıntılarda, alt bölümü mermer kaplamalı renkli sıvalı duvarları ile zemini mermer kaplanmış ve altından atık su kanalı geçen bir mekan ortaya çıkartılmıştır.
Bu yıl ki 3. çalışma bölgesini kentin kuzeyindeki yamaçta yer alan, olasılıkla çömlekçi atölye ve fırınlarının atıklarının döküldüğü çömlekçi çöplüğü oluşturmaktadır.
Son çalışma bölgesi ise, 2005 yılında çok zengin buluntular veren ve antik Parion’un güney nekropolünü oluşturan alandır. Buradaki çalışmalarda çok değişik gömü gelenekleri ve mezar tipleri ile karşılaşılmaktadır. Kremasyon ( yakarak gömme) ve inhumasyon ( ceset gömme)’nin birlikte uygulandığı ve M.Ö. 4. yüzyıldan Bizans’a kadar uzanan süreçte 15’e yakın farklı mezar tipinin oluşturulduğu gözleniyor. Bunlar arasında “taş sandık mezarlar” en zengin buluntu veren mezarlardır. Mezarlarda ele geçen ölü hediyeleri arasında göz yaşı şişeleri, içki kapları ve takılar bulunmaktadır.
Parion’da kamulaştırma ile ilgili sorunlar devam ediyor: Parion’da 1. derece arkeolojik sit alanı içerisinde kalan tiyatronun özel mülkiyet olması gibi, kentin nekropolü de Kemer Köyü tüzel kişiliğine ait. Bu yüzden Parion’da arkeolojik kazıların geleceği açısından kamulaştırma büyük önem taşıyor.
Bu dönem çalışmalarının 29 Ağustos 2007’ye kadar sürdürülmesi düşünülen Parion kazılarında yeni ve değerli bulguların ortaya çıkması bekleniyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder